Allah’ın Hazinesi

Esirgeyen ve Bağışlayan Allah’ın adıyla
İncil-i Şerif: Havari Matta’nın Kaleminden’ isimli kitap, üzerinde titizlikle çalışılmış bir tercümedir. Bu kitabın hazırlanmasındaki esas gaye,
semavi dinler üzerinde samimiyetle tetkiklerde bulunanlara elden
geldiğince yardımcı olabilmektir. Çünkü kadim bir metni, bir başka
lisana aktarmak hiç kolay değildir. Hele hele esas orijinal olarak
söylenilmek istenilenlerin o lisanda tam karşılığını bulabilmek oldukça
hassas bir çalışmayı gerektirmektedir. Bu sebeple, bu kitap
bilhassa kadim lisanlar üzerinde uzmanlıkları olan kişilerce büyük
bir hassasiyetle hazırlanmaya çalışılmış bir kitaptır. Aynı zamanda
semavi dinler üzerinde ihtisas sahibi kişilerin de fikirleri alınmak
suretiyle eser bir hayli orijinaline yakın bir halde Türkçemize kazandırılmıştır.
Bütün bu samimi gayretler bir kenara, bu kitabı hazırlama
esnasında, emekleri geçen kişiler arasında Cenab-ı Hakk’ın
muhabbetinin ortaya çıkması ve hissedilmesi herhalde çok daha
mühim bir noktadır. İnşaallah bu ilahi muhabbet, bu gönül birlikteliği
içinde hazırlanmış çalışma ile her samimi iman ehlinin gönlüne
de bir muhabbet olarak akacaktır. En kalbi hislerimizle…

Vahiy Üzerine
Cenab-ı Hakk kainat içinde çok farklı yollarla muhteşem varlığını
ilan edip durmaktadır. Bu yollardan bir tanesi ve hakikaten insanlar
için önem teşkil edeni de kulları arasında tayin ettiği bazı şahısların
gönüllerine hitabı ile kendisini ifşa etmelerine vesile olmasıdır.
Bu vesile oluşta elbette o şahıs hâlâ bir insandır. Hâlâ hayatın bir
parçasıdır. Ve hâlâ belli bir cemiyetin, bir kültürün, bir medeniyetin
parçasıdır. Ama bu ilahi vazife için bütün bu parçalar adeta birer
ışık olur ve yüce Allah’ın ilahi vahyi bu hüzmelerden bütün insanlığa
hitap eder durur. Bu sebeple Efendimiz İsa Mesih’in en yakın
talebelerinden olan Petrus (r.a.) bu ilahi vahyi şöyle tarif etmektedir:
“Çünkü hiç bir peygamberlik sözü insanın isteğinden kaynaklanmış
değildir. Mukaddes Ruh’un ilahi idaresinde insanlar Cenab-ı
Hakkın kelamını ifşa etmişlerdir” (İncil-i Şerif, 2. Petrus sûresi 1:21).

Bu mübarek talebenin bu sözlerle ifade etmeye çalıştığı şey Yüce Allah’ın
muhteşem varlığından akseden vahyi ancak O’nun takdiri ile mümkün olmasıdır. Yani bir kişiyi vahyin ifşası için tayini ve o kişinin mevcudiyetini kendi
vahyine tayini ancak O’nun yed-i kudretinde olan bir şeydir. Bu sebeple
vahyin insani mahiyette formüle edilmesi ve net bir biçimde anlaşılıp ifadesi
mümkün değildir. Vahiy ilahi bir ilandır. Bu ilanda her şey tayin edilen insanın
sınırları içinde, aklı, fikri, zihni ve hatta sözleri ve hareketleri
kullanılarak ifade bulur. Ve bir mânâda Petrus’un (r.a.) ifadeleri ile adeta bu tayin edilmiş şahıs “Yüce Allah’ın kelimeleriyle konuşur”. Elbette
bütün bunlar bu akıl üstü durumu izaha kafi değildir ama “teşbihte hata olmaz” kaidesiyle anlaşılır kılınması için böyle ifade edilebilmektedir.